Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi
Mahkumiyet için her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil gerekmektedir
YARGITAY 15. Ceza Dairesi
ESAS: 2015/6800 KARAR: 2015/31371
SUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehdit Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanık hakkında mala zarar verme ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre karar tarihi itibariyle; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'a, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, doğrudan verilen 3.000 TL ve altında kalan adli para cezalarının temyizinin mümkün olmaması karşısında, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,
2-Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde, Sanık ile katılan V.. E.. arasında yaşanan tartışmada, sanığın katılana “ben cezaevinden yeni çıktım, seni öldürürüm” demek suretiyle tehdit suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak; somut olayda, sanığın suçlamaları kabul etmemesi, katılanın soyut iddiasından başka mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmaması, sanık ile katılan arasında olay tarihinde meydana gelen başka davalar olmasının tek başına bu suçun işlendiğini de göstermeyeceği anlaşılmakla
5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 25/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.