örgüt propaganda beraat kararı

ÖRGÜT PROPAGANDA BERAAT KARARI

Sanığın paylaşımlarının şiddeti meşru gösterecek veya övecek NİTELİKTE OLMADIĞI

KAYSERİ DÜZELTİLEREK ESASTAN RET

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2.CEZA DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

İSTİNAF KARARI

Esas No : 2020/84

Karar No : 2020/164

İNCELENEN KARARIN;

MAHKEMESİ : Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi

TARİHİ : 30/12/2019

NUMARASI : 2019/383 (E) ve 2019/545 (K)

SANIK :

SUÇ : Terör Örgütü Propagandası Yapmak&#br; HÜKÜM :5271 sayılı CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat

İSTİNAF BAŞVURUSUNDA

BULUNAN : Sanık müdafii

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmakla,başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

İstinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede

; Mahkemece sanığın terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediği gerekçesiyle,3713 sayılı TMK'nın 7/2, 7/2-2.cümle, 5237 sayılı TCK'nın 62/1, 53. maddeleri gereğince yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;

Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 05/11/2015 tarih ve 2015/2032 Esas, 2015/4019 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, ifade özgürlüğü T.C. Anayasasının 26. ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına dair Sözleşmenin 10. maddesi ile teminat altına alınmıştır.İfade özgürlüğünün kullanımına meşru bir müdahale için;

a- Müdahalenin yasalarda öngörülmüş olması,

b- Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu emniyeti, kamu  düzeninin sağlanması ve suçun işlenmesinin önlenmesi, sağlığın korunması, ahlakın, başkalarının şöhret ya da haklarının korunması, gizli tutulması kaydıyla alınmış bilgilerin açıklanmalarının engellenmesi ve yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanmasına ilişkin değerlerden bir veya bir kaçını korumaya yönelik olmalı,

c- Müdahale demokratik bir toplumda gerekli bulunmalıdır. İfade özgürlüğü terörle mücadele kapsamında en çok müdahale ve sınırlamaya maruz kalan temel haklardandır. Nitekim 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2. maddesindeki propaganda yasağı bu duruma örnek teşkil etmekle birlikte yasa koyucu madde de zaman zaman yaptığı değişikliklerle özgürlüğü genişletmiştir. Bu amaçla 11/04/2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu; terör örgütünün propagandası suçunun oluşabilmesi için; örgütün “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek şekilde” yapılması zorunlu kılınarak, sınırlamanın AİHS'ne uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. T.C. Anayasasının 90/son maddesine göre “usulüne göre yürürlüğe konulmuş  milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konularda farklı hükümleriçermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esasalınır.

Temel hak ve hürriyetlere ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ekli protokoller Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmıştır. Anayasal düzenleme karşısında, ifade özgürlüğüne ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 10. maddesi bir iç düzenleme şekline dönüşmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de; kişinin hakkı ile toplumun çıkarı ve özellikle kişinin temel ifade özgürlüğü hakkı ve demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında bir denge kurulması ihtiyacını beraberinde getirmektedir. (Zana v. Türkiye) Devletlerin terör ile mücadelesinin zorluklarınavurgu yaparak, müdahalenin acil bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, hedeflenen meşru amaca uygun olup olmadığını, devlet yetkililerince ileri sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli bulunup bulunmadığı ortaya konulmalıdır. (Yılmaz ve Kılıç/Türkiye davası) Terör ile mücadele kendine özgü bir takım zorlukları barındırdığından devletler bu  mücadelede daha geniş bir takdir marjına sahip olduğu kabul edilmekle birlikte terör ile mücadelede bir hukuk rejimidir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin ihmal edilebileceği bir alan değildir.Toplantı veya gösteri yürüyüşünde olsun veya olmasın; yazı veya sözler (atılan slogan, taşınan pankart veya giyilen üniforma) ile verilen mesajın şiddete çağrı, tahrik ve teşvik edici ya da silahlı direnişe ve isyana davet şeklinde veya insanda saldırgan duygular oluşturacak biçimde anlamsız bir nefret yaratarak şiddetin doğmasına uygun bir ortamı kışkırtacak nefret söylemi olup olmadığı değerlendirilmeli, doğrudan veya dolaylı şiddete çağrı var ise sanığın kimliği, konumu, konuşulan yer ve zamanı gibi açık ve yakın tehlike testi bakımından analize tabi tutulmalıdır. İfade özgürlüğü sadece memnuniyetle karşılanan zararsız veya önemsiz sayılan insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler içinde uygulanabilmelidir. Bu ilkeler ve açıklamalar ışığında tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde;

Sanığın adına kayıtlı facebook paylaşım sayfasından bölücü terör örgütü mensubu olduğu anlaşılan iki şahsın resmini ve bir diğer paylaşımında bölücü terör örgütünün sözde bayrağından oluşun kalp şekillerini paylaştığının mahkemece kabul edildiği somut olayda, sanık tarafından yapılan paylaşımların atılı suçun oluşumu için gerekli olan terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte olmadığı, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği halde yasal olmayan gerekçeyle atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı ve sanık müdafiinin istinaf itirazları bu yönüyle yerinde ise de; Belirtilen bu hukuka aykırılık, olayın daha fazla araştırılmasını veya aydınlatılmasını gerektirmeyen ve 5271 sayılı CMK'nın 303/1-a maddesi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olmakla

Mahkumiyete dair ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak,

1-Sanığın üzerine atılı terör örgütü propagandası yapmak suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından atılı suçtan CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince BERAATİNE,

2-Sanık kendisini müdafii ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre hesaplanan ilk derece ağır ceza mahkemesi için 5.450,00-TL, vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,

3-Yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına, Mahkemenin kararında düzeltilen bu husus dışında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla, CMK'nın 280/1-a maddesi uyarınca istinafa konu karardaki hukuka aykırılığın bu şekilde  DÜZELTEREK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,

Dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,5271 sayılı CMK'nın 291. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde dairemize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt katibine beyanda bulunmak veyahut da bir başka İlk Derece Ceza Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek veya bulunulan Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla dairemize dilekçe gönderilmek suretiyle, Yargıtay İlgili Ceza Dairesi tarafından incelenmek üzere TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere 03/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Paylaş