Cezaevlerinde Korona Tehdidi data-sizes=

Cezaevlerinde Korona Tehdidi ve Yaşam Hakkı

Cezalar ya da tedbirler ertelenebilir ama yaşam hakkı  ertelenemez!

Cezaevlerinde Korona Virüs Tehdidi, Yaşam Hakkı ve Devletin Sorumluluğu

Korona Virüsünün (COVID-19) neden olduğu küresel salgın, tüm dünyada insan sağlığı ve yaşamını tehdit ediyor. Öyle ki; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) korona virüsünü küresel salgın ilan etti. Korona virüsünden korunmak için herkesin kendini izole etmesi ve azami şekilde hijyen kurallarına riayet etmesi gerekir. Ancak böyle virüsün etki alanı daraltılabilir.

 

Peki cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler ne yapacak? Kendilerini nasıl izole edecekler? Hijyen koşulları ne kadar sağlanabiliyor? Alınan tedbirler yeterli mi? Bu tedbirler tutuklu ve hükümlüleri salgından koruyacak mı?

 

Türkiye genelinde 300 bin tutuklu ve hükümlü, 150 bin ise cezaevi çalışanı bulunuyor. Her ne kadar tutuklu ve hükümlü ziyaretleri kısıtlanmış olsa da 150 bin cezaevi çalışanı (infaz koruma memurları, cezaevi personeli) ve avukatlar ile bu kişilerin irtibatta olduğu kişilerin dışarıyla bir bağlantısı olması korona virüs riskini artırmaktadır. Korona virüsü hasta kişilerden öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren solunum salgısı damlacıkları, sağlam kişilerin mukozalarına temas ederek bulaşır . Cezaevlerinin doluluk oranı kapasitelerinin çok üstünde olması ve 40-50 kişinin dar koğuşlarda yakın temasla bir arada yaşadığı düşünüldüğünde salgının yayılma hızı katlanarak artacaktır. Bu durum toplu vakalara ve bununla birlikte ölümlere yol açacaktır.Devlet, Anayasa'nın 56. Maddesinde güvence altına alınan Sağlık Hakkı; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler; '' maddesinde belirttiği gibi sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır. Hepimizin malumu üzerine cezaevlerinin böyle salgınlar için yaşam alanı değil maalesef yayılma alanlarıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde; “Herkesin yaşam hakkı, yasa tarafından korunacaktır. Hiç kimse, yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan ötürü hakkında bir mahkeme tarafından verilen mahkûmiyet hükmünün ardından bu yaptırımın infaz edilmesi dışında, yaşamından kasıtlı olarak yoksun bırakılmayacaktır”  herkesin Yaşam hakkı ve Sağlık hakkı yasalarla güvence altına alınmıştır.

 

Devletin,insan sağlığını ve yaşamını etkileyen virüs salgını karşısında tutuklu ve hükümlüler için zaman kaybetmeden yaşam hakkını üstün tutan düzenlemelerle tahliye kararları vermesi gerekir.Yaşam hakkını tehdit eden korona salgını sebebiyle devlet her türlü önlemi almak zorundadır. Devlet (idare), gözetiminde olan tutuklu ve hükümlüler için her türlü eylem ve işlemleri ya da öngörülen ve yapılması gerekirken yapılmayan her türlü eylemsizlik ya da işlemsizlikten dolayı sorumludur. Korona virüsü sebebiyle cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler içinde bir düzenleme yapılmaması devletin yaşam hakkı karşısında sorumluluğunu doğuracaktır.

 

Korona salgını özellikle; çocuklar (bağışıklık sistemleri yeterince gelişmediği için), yaşlılar ve kronik hastalar için ölümcül olabiliyor. Yine cezaevlerine baktığımızda binlerce çocuk , hasta, yaşlı, tutuklu- hükümlü bulunmaktadır. Yüksek risk altında olan çocuk , hasta ve 60 yaş üstü kişiler başta olmak üzere suç ayrımı gözetmeden tüm tutuklular için başka adli kontrol tedbirleri verilerek tahliye edilmeleri , hükümlüler için de yine suç ayrımı yapılmadan düzenlemeler yapılarak infaz indirimi veya salgından koruyacak geçici başka seçenekler hayata geçirilmelidir.Cezaevlerinde korona virüs salgının görülmesi halinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile mutlak suretle korunan kişilerin “Yaşam Hakkı”nın ihlal edileceği açıktır.

 

Hükümlü ve tutukluların yaşam hakkı cezalandırılmalarından daha ağır basan bir haktır. Zira hükümlü ve tutukluların dışarda olması enfekte (ölmesi) olmasından daha değerlidir. Bu cezasızlık olarak düşünülmemeli salgın karşısında tedbir olarak görülmelidir.Devlet tutuklu ve hükümlülerin yaşamını ve sağlığını korumakla yükümlüdür.Cezalar ya da tedbirler ertelenebilir ama yaşam hakkı ertelenemez!

 

Av.Bünyamin İNCE   [email protected]

Paylaş